Ana Sayfa İletişim English

Yönetim Kurulu Başkanı’nın Mesajı

Değerli hissedarlarımız,

Bankamızın faaliyet raporu ile bağımsız denetimden geçmiş hesaplarını incelemelerinize sunmadan önce, 2009 yılında dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik gelişmeleri, Bankamızın aldığı inisiyatif ve beklentilere ilişkin değerlendirmelerimizi aktarmak istiyorum.

2008 krizinin, geçmiş dönemlerde yaşanan deneyimlerden en büyük farkı, merkez bankaları ve kamu-hazine otoritelerinin çoğu eş anlı ve koordineli olağanüstü para ve maliye politikalarını hızla uygulamaya koymaları olmuştur.

2009 yılı, dünya ekonomisinde küçülme ve durgunluğun bir arada yaşandığı bir yıl olmuştur.
2008 yılının ikinci yarısında derinleşen ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri 2009 yılının ilk altı aylık dönemi içinde daha fazla hissedilen küresel kriz, dünyanın dört bir yanında sanayi üretiminin, ticaret hacimlerinin ve istihdamın önemli oranda azalmasıyla sonuçlanmıştır.

Talep cephesindeki daralma, bazı gelişmiş ülkelerde enflasyonun negatife dönmesine neden olurken; yakın tarihlerde çoğu yüksek ve kronik enflasyonla mücadele eden gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun görülmedik ölçüde düşük seviyelerde oluşmasına yol açmıştır.

2008 krizinin, geçmiş dönemlerde yaşanan deneyimlerden en büyük farkı, merkez bankaları ve kamu-hazine otoritelerinin çoğu eş anlı ve koordineli olağanüstü para ve maliye politikalarını hızla uygulamaya koymaları olmuştur. Bu yaklaşım kriz sonrası durgunluk sürecinin beklenenden kısa sürmesinde ve 2009 yılının ikinci yarısında ilk toparlanma belirtilerinin ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır. Dünya çapında uygulamaya konulan ve ülkeden ülkeye farklılıklar arz eden para ve maliye politikaları, esas itibarıyla hızlı faiz indirimlerini ve öncelikle finansal kesimin sorunlu varlıklardan kurtarılmasını öngörmüştür. 2009 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde elde edilen veriler, krizde en kötü dönemin geride kaldığına dair algının güçlenmeye başlamasına neden olmuştur. ABD ve Euro Alanı, yılın üçüncü çeyreğinde büyüme kaydederek teknik anlamda durgunluktan çıkmıştır.

2009’un sonunda gelişmiş ülkelerde kamu borçlarının yüksek düzeylere ulaşması, kredi piyasalarındaki sorunların kısmen sürmesi ve işsizlik oranlarının yüksek seviyelerde seyretmesi küresel ekonomiye ilişkin sorunların kalıcı olarak giderilmesinin uzun zaman alacağına işaret etmektedir.

2008 yılının son çeyreğinden itibaren, yurt içi makroekonomik görünüm ve buna ilişkin riskler büyük ölçüde küresel gelişmelere paralel olarak şekillenmiştir.
Enflasyonda hızlı bir düşüş olacağını öngören Merkez Bankası, küresel krizin etkileri nedeniyle ekonomik faaliyet üzerinde oluşabilecek olumsuz etkileri sınırlamaya odaklanmıştır.

Kısa vadeli faiz oranları süratli bir şekilde aşağı çekilirken dengeleyici bir likidite politikası izlenmiş ve kredi piyasasındaki tıkanıklığın giderilmesi ana hedef olarak belirlenmiştir. 2008 yılının Kasım’ından başlayarak 2009 yılı Kasım ayına kadar politika faizi %16,75’ten %6,50 seviyesine düşürülmüştür. Böylece, Türkiye’nin politika faizi gelişmekte olan ülkeler grubunda yer alan ve enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkelerin ortalamasına yaklaşmıştır.

Türkiye ekonomisine ait güncel veriler ekonomik faaliyetteki ılımlı toparlanmanın devam ettiğine işaret etmektedir. Bununla birlikte vergi indirimlerinin uygulamadan kaldırılmasının ardından özel tüketim talebinin az da olsa yavaşlama eğilimine girdiği gözlenmiştir.

2009 yılının ikinci yarısında kısmi bir toparlanma gözlenen yatırım talebinde, piyasa koşullarındaki belirsizlik ve düşük kapasite kullanım oranları göz önüne alındığında, harcamaların kriz öncesi seviyelerine ulaşmasının uzun süreceği anlaşılmaktadır.

Krizle beraber sıkılaşan kredi koşulları, 2009 yılının ikinci yarısında tekrar normalleşme belirtileri göstermeye başlamıştır. Bu dönemde finansal koşullardaki sıkılığın azalmaya devam etmesi ve kredi faizlerinde süregelen düşüş eğilimi, para politikasının genişletici etkisini güçlendirmiştir. 2009’un üçüncü çeyreğinden itibaren kredi talebi canlanmıştır.

Makroekonomik küçülmenin yaşandığı bir yılda, yetkinliklerini doğru kullanarak temel iş alanlarındaki hedeflerine önemli oranda ulaşan Bankamız, fiziki büyümesini sürdürmüş ve sektördeki en yüksek istihdamı gerçekleştirmiştir.

İş Bankası, küresel krizin ülkemiz ekonomisine ve sektörümüze yansımalarını başarıyla yönetmiştir.
İş Bankası, koşullar ne kadar zor olursa olsun, ulusal ekonomiye 85 yıldır aralıksız sürdürdüğü katkısını, 2009 yılında da devam ettirmiştir. Makroekonomik küçülmenin yaşandığı bir yılda, yetkinliklerini doğru kullanarak temel iş alanlarındaki hedeflerine önemli oranda ulaşan Bankamız, diğer taraftan fiziki büyümesini sürdürmüş ve sektördeki en yüksek istihdamı gerçekleştirmiştir.

İş Bankası, müşterilerini daha iyi anlamak ve hayatlarında fark yaratmak için sahip olduğu yetenekleri ve donanımı geliştirmeye devam etmiştir.
Müşterileri ve ihtiyaçlarını anlamak, onlarla saygıya dayalı, uzun soluklu ilişkiler kurmak ve hayatlarında fark yaratacak ürün ve çözümleri onların tercih ettiği hizmet kanalları üzerinden yalın bir yaklaşımla sunabilmek…

Bu üç konu, İş Bankası’nın son yıllarda gerçekleştirdiği müşteri odaklı dönüşümün ardındaki temel felsefeyi özetlemektedir. 2006 yılı sonunda uygulamaya başladığımız Müşteri Odaklı Dönüşüm Programı İş Bankası’nın müşteriye en yakın banka olma misyonuyla hizmet sunmasını öngörmüştür.

Geçen üç yıllık süre zarfında, İş Bankası’nın organizasyon yapısında, süreçlerinde, ürün ve teknolojilerinde yürüttüğümüz çok boyutlu iyileştirme ve geliştirme çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmış olup dönüşüm başarıyla gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirdiğimiz değişim, Bankamızı yeni bir büyüme evresinin arifesinde daha güçlü araçlarla donatırken, verimlilik ve etkinlik anlamında bize önemli kazanımlar sağlamaya başlamıştır. 

2010 yılında ülkemizi çevreleyen coğrafyanın siyasi riskler taşımaya devam edeceğini biliyoruz. Kafkaslar ve Orta Doğu dünyanın önemli gündem maddeleri olmayı sürdürecektir. Buna karşılık, çok iyi bildiğimiz bir diğer husus, ülkemizin merkezinde yer aldığı bu bölgenin doğal gelişim alanımız olduğu ve büyüme fırsatları barındırdığıdır.

Yakaladığımız ivme ve büyümeye odaklı yaklaşımımız kapsamında Türkiye’de yapılandırdığımız eşsiz markamızı yakın coğrafyaya taşımak ve bölgesel bir oyuncu olmak istiyoruz. İş Bankası, bunu başarmak için gerekli olan ölçeğe, insan kaynağına, yetkinliklere ve hepsinden önemlisi siz hissedarlarımızın sürekli ve güçlü desteğine sahiptir.

İş Bankası, 2010 yılında da ülkeye yayılmış şube ağı, teknolojik altyapısı ve müşteriye odaklı hizmet yetkinliklerini kullanarak ekonomik döngüdeki varlığını çok yönlü olarak artırmaya kararlıdır.

Değerli hissedarlarımız,

Sosyal sorumluluk çalışmalarımızın temelini her zaman olduğu gibi Ulu Önder Atatürk tarafından kuruluşumuzda belirlenen ülkenin geleceğine yatırım yapma hedefi oluşturmuştur. 
Şirketlerin başarılarının, kendi alanlarında elde ettikleri başarıların yanı sıra sürdürülebilir toplumsal gelişmeye katkıları ile ölçüldüğü, sosyal sorumluluğun giderek önem kazandığı bir dünyada yaşıyoruz.

Kuruluşundan beri kurumsal sosyal sorumluluk bilincini taşıyan ve bunun gereklerini aralıksız yerine getiren Bankamız, “Türkiye’nin Bankası” deyişinde özetlenen bir kurumsal felsefe ile sosyal sorumluluk faaliyetlerini,

  • Toplumsal gelişimin ve insanımızın yaşam kalitesinin artırılmasına katkı sağlayan,
  • Cumhuriyet’in yarattığı toplumsal değerlerin korunması ve geliştirilmesine katkıda bulunan,
  • Ülkemizi uygarlık seviyesine taşıyacak nesillerin yetişmesine destek sağlayan,
  • Türk kültür ve sanatının gelişmesine, dünyaya tanıtılmasına olanak yaratan,
  • Sürdürülebilir yaşamın ve çevrenin korunmasını hedefleyen

bir yaklaşım ile eğitim, çevre ve kültür-sanat alanlarında sürdürmüştür.

Ölçekleri itibarıyla geniş bir toplumsal etki yaratan, aynı zamanda katılımı ve paylaşımı teşvik eden boyutlarda büyük toplumsal projeleri gerçekleştiren Bankamız, 2010 yılında da sosyal sorumluluk alanındaki çalışmalarını her zamanki duyarlılığıyla devam ettirecektir.

2010 yılında da yeni başarılara imza atacağız...
2010 yılında dünya ve Türkiye ekonomisine ait olumlu öngörülere sahibiz. Krizin yarattığı durgunluğun bir süre daha devam edeceğini ancak toparlanmanın öngörülenden daha kısa sürede başlayacağını tahmin ediyoruz.

Türkiye’deki ekonomik faaliyetin tamamına erişebilen ve milyonlarca bireyin hayatında ürün ve hizmetleriyle yer alan İş Bankası, 2010 yılında da ülkeye yayılmış şube ağı, teknolojik altyapısı ve müşteriye odaklı hizmet yetkinliklerini kullanarak ekonomik döngüdeki varlığını çok yönlü olarak artırmaya kararlıdır.

Ülkemize, insanımıza ve girişimcilerimize olan inancımız tamdır. Türk insanının çalışkan ve girişimci ruhu var oldukça, İş Bankası, ulusal ve uluslararası pazarlarda yeni başarılara imza atmaya ve liderliğini ileriye taşımaya devam edecektir. İş Bankası’na nesiller boyunca güvenen halkımıza, çalışanlarımıza, bizi tercih eden müşterilerimize ve siz değerli ortaklarımıza teşekkürlerimizi sunarız.

Saygılarımla,

Caner Çimenbiçer
Yönetim Kurulu Başkanı