Hazine Yönetimi

2011 yılında İş Bankası’nın bilanço kompozisyonu sektör ile paralel bir gelişim göstermiştir.

Küresel finansal krizin kapsamı ve etkilerinin derinlik kazandığı bir yıl
2011 yılı, ABD ekonomisinde büyüme ve istihdama yönelik temel sorunlar devam ederken, Euro Bölgesi ülkelerindeki kamu borçlarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin artması ile birlikte küresel finansal krizin kapsamı ve etkilerinin derinlik kazandığı bir yıl olmuştur.

Yurt dışında, küresel krizin başlangıç safhasında sorunların kaynağında bulunan finansal kesimi destekleyici bir konumda olan kamu kesimi, 2011 yılının ikinci yarısından itibaren özellikle Euro Bölgesinde ana risk unsuru haline gelmiştir.

Yunanistan, İrlanda, İspanya, İtalya ve Portekiz gibi bazı Euro Bölgesi ekonomilerindeki yüksek borç stoku, bütçe açığı ve düşük büyüme performansları, söz konusu ülkelerde kamu borçlarının çevrilebilirliğine ilişkin endişeleri daha da artırmıştır. Ülke risklerindeki artışlar ve riskli ülke tahvillerindeki aşırı değer kayıpları, bilançolarında bu ülkelere ilişkin kamu tahvilleri bulunan ülkelerin bankacılık sektörlerini de dolaylı olarak etkilemeye başlamıştır. Söz konusu borçların çevrilebilirliğine ilişkin piyasalarda oluşan olumsuz algıyı düzeltmek amacıyla Avrupa Birliği bünyesinde bazı önlemler gündeme gelmişse de, alınan tedbirler endişeleri azaltma konusunda yeterli olamamıştır. Gelişmiş ülkelerde merkez bankaları fonlama sıkıntısı yaşayan bankalara çeşitli araçlar yoluyla kaynak sağlayarak finansal piyasalardaki bozulmayı önlemeye çalışmıştır. Bu kapsamda Avrupa Merkez Bankası gerek sorunlu ülkelerin borçlanma maliyetlerini düşürmek gerekse bankaların likidite sorunlarını azaltmak amacıyla tahvil alımlarını hızlandırmıştır. Amerika Merkez Bankası ise uzun vadeli faiz oranlarını aşağı çekerek bankaların fonlama maliyetini azaltmak ve likiditeyi artırmak amacıyla kısa vadeli kıymetler yerine uzun vadeli menkul kıymet alımına başlamıştır.

Gelişmiş ülke piyasalarında yaşanan sorunlar ve alınan politika tedbirleri gelişmekte olan ülkeleri de doğrudan etkilemiştir. Özellikle yılın son çeyreğinde artan sermaye çıkışları ile birlikte gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde değer kayıpları yaşanmıştır.

TCMB politikalarında tamamlayıcı hedefler: Fiyat istikrarı ve finansal istikrar
Yurt içinde TCMB, küresel mali krizin iç piyasaya yansımalarını azaltıcı ve finansal istikrarı destekleyici nitelikteki para politikası araçları ile döviz ihalelerini yoğun olarak kullanırken, yıl genelinde döviz kurlarının ve faiz oranlarının yurt içi büyümenin de istikrarlı devamlılığı için belirli bir dengede oluşmasına özen göstermiştir.

2011 yılında TCMB, fiyat istikrarı ve finansal istikrarın birbirini tamamlayan hedefler olarak birlikte yürütülebilmesini teminen faiz politikası, zorunlu karşılık politikası ve rezerv politikasını içeren üç araçlı para politikasını etkin ve dinamik şekilde uygulamaya başlamıştır.

TCMB’nin sermaye piyasalarındaki hareketler ve yurt içinde kredi hacminin belirli bir sınır içerisinde dengelenmesi amacıyla uyguladığı geniş faiz koridoru yıl genelinde TL para piyasası faiz oranlarında dalgalı bir seyir izlenmesine neden olmuş, zorunlu karşılıklar çerçevesindeki düzenlemeler ise bankaların fonlama anlamında TCMB’ye daha fazla bağımlı hale gelmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Küresel gelişmeler doğrultusunda, gerek yurt içi gerekse yurt dışı piyasalardaki oynaklığın önceki yıla göre önemli ölçüde artması, yurt içinde alınan tedbirlerin bir yansıması olarak bankacılık sektöründeki aracılık ve kaynak maliyetlerinin kademeli olarak artmasına ve sektörün kârlılığının genel itibarıyla olumsuz yönde etkilenmesine sebep olmuştur. Türk bankalarının yıl genelinde daralan net faiz marjları aktif taraftaki fiyatlamalara yansıtılabildiği ölçüde belli bir seviyenin altına inilmesine izin verilmeyecek biçimde yönetilmiş, işlem hacimlerinin ve komisyon gelirlerinin artırılması yoluyla bilanço kârlılıkları desteklenmiştir.

Bankacılık sektörünün bilanço kompozisyonunda değişim
Bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü, 2011 yılında 2010 yıl sonuna göre %21,0 oranında artış göstererek 1.218 milyar TL düzeyinde gerçekleşmiştir. 2011 yılında, ekonomi yönetimi tarafından alınan önlemler ile birlikte sektörün kredi hacmindeki artış kontrollü bir şekilde devam etmiş, 2010 yılına kıyasla azalan bir ivme ile olmakla birlikte tüm kredi türlerindeki talep artışı sürmüştür. Bankaların kârlılık açısından da kredilere yönelim stratejilerini sürdürmesi paralelinde sektör bilançosunun aktif yapısında kredilerin ağırlığı artarken, menkul kıymetler portföyünün bilanço payı kademeli olarak gerilemiştir.

Sistemin TL menkul kıymetler portföyünün TL aktif büyüklüğü içindeki payı Aralık 2011 itibarıyla 2010 yıl sonuna göre %32,4’ten %27,6’ya gerilerken, YP menkul kıymetler portföyünün YP aktif büyüklüğü içindeki payı ise 2010 yıl sonunda %17,5 iken Aralık 2011 itibarıyla %13,7 seviyesine gelmiştir. Bu kapsamda, sektörün toplam menkul kıymetler portföyünün toplam aktifler içerisindeki payı 2010 yıl sonuna göre 5,2 puan azalarak %23,4 olarak gerçekleşmiştir.

Söz konusu dönemde, toplam kredilerin toplam aktifler içerisindeki payı ise 2010 yıl sonuna göre 3,9 puan artarak %56,1 seviyesine ulaşmıştır.

Bankacılık sektörünün toplam mevduatı(*), Aralık 2011 itibarıyla, bir önceki yıl sonuna göre TL bazında %12,7 oranında artmıştır. TL mevduat %6,1 artarken, YP mevduatın TL karşılığı da %28,3 oranında büyümüş, toplam YP mevduatın ABD doları karşılığı ise 2010 yıl sonuna göre %4,7 oranında artış göstermiştir. Özellikle mevduata ilişkin büyüme hızının sektör genelinde reel bazda sınırlı kalması ve likidite sıkışıklığına paralel artan mevduat maliyetleri ile birlikte, mevduat dışı pasif kalemler sektör genelinde bir önceki seneye göre daha yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kapsamda, sektörün özkaynak hariç mevduat dışı pasifler toplamının bilanço içerisindeki payı 2010 yıl sonunda %25,3 düzeyindeyken Aralık 2011 itibarıyla %31,0 olarak gerçekleşmiştir.

2011 yılında İş Bankası’nın bilanço kompozisyonu sektör ile paralel bir gelişim göstermiştir.

2011 yılında Hazine işlemleri aracılığı ile etkin risk yönetimi sağlanmıştır.

Hazine işlemleri aracılığıyla etkin risk yönetimi
İş Bankası’nın likidite, menkul kıymet yatırım portföyü ve döviz pozisyonunun yönetimi ile bu çerçevede kaynak sağlanmasına yönelik işlemler Hazine Bölümü’nün sorumluluğunda gerçekleştirilmektedir.

Bilanço yönetimi, Banka’nın Aktif-Pasif Yönetimi Riski Politikası ilkeleri doğrultusunda ve Aktif-Pasif Yönetimi Komitesinin kararları çerçevesinde, gerek likidite gerekse yapısal faiz oranına ilişkin rasyolar gözetilerek, etkin risk yönetimi modelleri kullanılarak, anlık piyasa gelişmeleri ve her türlü risk unsuru dikkate alınarak sürdürülmektedir.

Likiditenin, yatırım portföylerinin ve döviz pozisyonunun yönetimi için, para ve sermaye piyasası araçlarının yanı sıra piyasa koşulları çerçevesinde türev ürünlerden de faydalanılmakta, söz konusu işlemler ile faiz, kur ve likidite riskinin asgari düzeyde tutulması hedeflenmektedir.

(*) Bankalar mevduatı hariçtir.


Notu ekle     Vazgeç